Her koşulda mutlu olmayı çocuklardan öğrenin..
Hiç bir çocukla ,çocuk oldunuz mu.
Bombaların harap ettiği sokaklarında yığınların arasında herzamanki oyunlarını oynayan çocuklar, elindeki lastik terlik ile kankaları ile özçekim yapanlar, içi boşalmış el bombası ile futbol oynayanlar, nasıl başarıyorlar hiçbir şeye sahip değilken mutlu olmayı. Her durumda merak etmeye devam ettiklerinden mi, keşfetmekten vazgeçmediklerinden mi, sınırsız delilikten mi, bulundukları ortamı umursamadıklarından mı..
Ya özel çocuklar , belki zihnen belki bedenen engeli olanlar .. Onların dünyası da diğerleri gibi sınırsız mıdır , koşulsuz delilik , bitmeyen keşfetme dürtüsü..
Rutin bir cumartesi günü , hafif soğuk bir hava ,çocukları güldüreceğiz diyerek düştüğümüz bir yolun bittiği yerde coşkulu ve meraklı , çocuk olmaya değil, çocukluklarını yaşamaya , yetişkinlerin oluşturdukları bazen ellerine yüzlerine bulaştırdıkları , karmaşık dünyanın kuralları anlamak ve öğrenmek için diğerlerinden biraz daha özenli yardım almaya ihtiyacı olan özel çocukların dünyasına girdik.Onların izin verdiği ölçüde. Evet onların izin verdiği ölçüde çünkü , engeli olmayan çocuklarla iletişimdeyken bile örneğin bir çocuğu öpmek yada ona sarılmak istediğinizde ondan izin almanın kişisel gelişimi için çok büyük önemi varken, tek engeli kendini anlatmaya ,içindeki dünyayı dışarı çıkarmaya dışardaki dünyayı içerlerine almakta biraz zorlanan bu meleklere bir adım bile yakın olmak için izin almak gerekiyordu. Çünkü bakışından ,duruşundan saklanmak istemesinden , bir yabancıyla karşılaşmanın diğer çocuklara göre daha fazla tedirginliği anlaşılıyordu yüzünde..Daha fazla özen göstermek, güvenini kazanmak için daha başka bir frekanstan onlara ulaşmayı denemek gerekiyordu. Üstelik her biri için farklı anahtarlar bulmak gerekiyordu. Kapıyı hiç açmayanlar da oldu. Neden o kadar korkmuştu , o korkusunu neden ortadan kaldıramamıştım, elimdeki hiçbir anahtar neden işe yaramamıştı bazılarında.. Belki de daha fazla ,çok daha fazla yalın , çok daha fazla naif mi olmak gerekiyordu. Bu kapı açılmadığında , yetkişkenler dünyasının izlerini bir anda silip atamamış olmak , bu izlerin ,bağların bizlerin - yada sadece benim- bu bağları ne kadar benimsediğimizi , onlarla ne kadar iç içe geçtiğimizi fark ettirdi bana.
Kapısın bana bir türlü açmayan , sadece yanında kendisiyle fotoğraf çekinmeme izin veren ama bunu yaparken de oturduğu sandalyeden güç alan Esma .. Ah esma ,benim güzel kısım , kalbimi nasıl erittin bir bilsen.
Eğlenirken yüzü rengarenk boyalı da olsa, başında rengarenk bir saç da olsa , bir türlü dudaklarını yaya yaya gülümseyemeyen , gülümsemenin nasıl bir şey olduğunu belki de bilemediğinden gülümseyemeyen , özel çocuklar var.
Çocukla çocuk olun , özel çocuklarla çocuk olun ,özel çocuklara gidin , yetkişinliğin kamburunu düşürmek için , özel çocuklara gidin onları güldürmek için , yetişkin olun onlara dünyalarını etraflarına neşeyle saçmalarına rehber olmak için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder